The Earth is smoother than a billiard ball.
- Dünya bir bilardo topundan daha pürüzsüzdür.
Tom taught me how to play billiards.
- Tom bana bilardo oynamayı öğretti.
There's a pool table in Tom's basement.
- Tom'un bodrum katında bir bilardo masası var.
Tom and Mary are playing pool.
- Tom ve Mary bilardo oynuyorlar.
I don't want you to play billiards.
- Bilardo oynamanı istemiyorum.
Tom taught me how to play billiards.
- Tom bana bilardo oynamayı öğretti.
He hit the ball with the bat.
- O, bilardo sopası ile topa vurdu.