betragen

listen to the pronunciation of betragen
الإنجليزية - التركية

تعريف betragen في الإنجليزية التركية القاموس.

behaviour
{i} davranış

Onun davranışı genç bir kız için normal değil. - Her behaviour isn't normal for a young girl.

Apaçık ortadadır ki, insan davranışları çevre için radyasyondan daha tehlikelidir. - It's evident that human behaviour is more dangerous for the environment than radiation.

behavior
davranış

Tom içmeyi bırakmaya ve davranışını değiştirmeye karar verdi. - Tom decided to stop drinking and reform his behavior.

Onun davranışı arkadaşlarının çoğunu hayal kırıklığına uğrattı. - His behavior disappointed many of his friends.

behavior
{i} tavır

Onun küstah tavırlarına dayanamadım. - I couldn't put up with her arrogant behavior.

Onun kendini beğenmiş tavırları kırıcı. - His smug behavior is offensive.

behavior
{i} tutum
behaviour
{i} hareket tarzı
behavior
davranış tarzı
behavior
{i} hareket

Bu hareketin, kadınların davranışları üzerine büyük bir etkisi vardı. - This movement had a great impact on the behavior of women.

behavior
(Tıp) behavyor
behaviour
tavır
behaviour
hareket
behavior
{i} hareket tarzı
behaviour
{i} tutum

Çocuğun okul arkadaşlarına karşı davranışı ve tutumu ibret vericiydi. - The child's behaviour and attitude towards his fellow students was exemplary.