ألمانية - التركية
تعريف besorgnis في ألمانية التركية القاموس.
- [die] kaygı, tasa; korku, merak, endişe
- se e. bı'zorgnis endişe, korku
- se {bı'zorgnis} e endişe, korku
- kaygı verici
- ilgilendire
- endiş
الإنجليزية - التركية
تعريف besorgnis في الإنجليزية التركية القاموس.
- anxiety
- {i} endişe
(O) oğlunu endişeyle bekledi.
-He waited for his son with anxiety.
Tom bir endişe atağı yaşadı.
-Tom had an anxiety attack.
- anxiety
- kaygı
Mutluluk sık sık kaygı ile kesildi.
-The bliss was often interrupted by anxiety.
Göç ile ilgili kaygı Büyük Britanya'nın Avrupa birliğinden ayrılmak için oy verme nedenlerinden biridir.
-Anxiety about immigration is one of the reasons why Great Britain voted to leave the European Union.
- anxiety
- (isim) endişe, kaygı, merak, sıkıntı, bunaltı, vesvese; heves, can atma
- anxiety
- şiddetli istek
- anxiety
- kaygılılık
- anxiety
- endişe kaynağı/nedeni
- anxiety
- anksiyete
Anksiyete hayatta en kötü iblis.
-Anxiety is the worst demon in life.
Göğsümde belli bir anksiyete hissettim.
-I felt a certain anxiety in my chest.
- anxiety
- tasa
- anxiety
- korku
Onun korkusu neredeyse onu çılgına çevirdi.
-Her anxiety almost drove her wild.
- anxiety
- {i} sıkıntı
- anxiety
- {i} bunaltı
Çocuk bunaltıdan hasta oldu.
-The boy got sick from anxiety.
- anxiety
- huzursuzluk
- anxiety
- {i} vesvese
- anxiety
- büyük arzu
- anxiety
- {i} heves
المصطلحات ذات الصلة
ألمانية - الإنجليزية
تعريف besorgnis في ألمانية الإنجليزية القاموس.
- anxiety
- worry
- anxiety (about/over something)
- uneasiness
- apprehensiveness
- apprehension (at something)
- unease
- concern with
- Besorgnis (wegen/um etwas)
- solicitude (about/over/with something)
- Besorgnis (wegen/um etwas)
- concern
- Besorgnis erregend
- distressing
- Besorgnis erregend
- distressful
- Besorgnis erregend
- worrisome
- Er äußerte seine Besorgnis um ihre Gesundheit.
- He expressed solicitude for her health
- Es besteht kein Anlass zur Sorge/Besorgnis.
- There is no reason to worry