O, ailesinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his family.
Biz sadece iki haftayı ayrı geçirdik.
- We've just spent two weeks apart.
O, bir saati parçalara ayırdı.
- He took apart a watch.
Tamir etmek için radyoyu parçalara ayırdım.
- I took the radio apart to repair it.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
- Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
Tom benim yerimden uzakta olmayan bir apartmanda yaşıyor.
- Tom lives in an apartment not far from my place.
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- For many books, the covers are too far apart.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.