Adam tanımlamaya uyuyordu.
 - The man answered to the description.
Manzara kelimelerle tanımlanamıyordu.
 - The scenery was beyond description.
Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.
 - The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears.
Bana hırsızın kısa bir açıklamasını verebilir misin?
 - Can you give me a brief description of the thief?
Kısmen yeterli bilgiyi alamadığından dolayı Harper'in açıklaması eksik kalıyor.
 - Partly because he could not receive enough information, Harper's description remains imperfect.
Sami polise şüphelinin bir eşkalini verdi.
 - Sami gave police a description of the suspect.
Betimleme, bir şirketin tescilli ticari markasını ihlal etti.
 - The depiction violated a company's registered trademark.
O, orada ne olduğu ile ilgili güzel bir açıklama yazdı.
 - He wrote a fine description of what happened there.
Bu çok kinayeli bir açıklama.
 - It's a very allegorical description.