Don't get me wrong, Tom.
- Beni yanlış anlama, Tom.
He tried to get me to help him.
- Beni ona yardım ettirmeye çalıştı.
partiye bendi de götürün.
I bought this book for myself, not for my wife.
- Ben bu kitabı karım için değil, kendim için satın aldım.
I made this clothing myself.
- Bu giysiyi ben kendim yaptım.
Put yourself in my place.
- Kendini benim yerime koy.
In that respect, my opinion differs from yours.
- O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
An egoist is someone who thinks only about himself, and not about me.
- Bir egoist, beni değil de sadece kendisini düşünen birisidir.
Tom has a mole under his left eye.
- Tom'un sol gözünün altında bir beni var.
Each molecule in our body has a unique shape.
- Vücudumuzdaki her molekülün benzersiz bir şekli vardır.
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.