partiye bendi de götürün.
I can't bring myself to trust his story.
- Ben onun hikayesine inanamıyorum.
I bought this book for myself, not for my wife.
- Ben bu kitabı karım için değil, kendim için satın aldım.
Put yourself in my place.
- Kendini benim yerime koy.
Put yourself in my position.
- Kendini benim yerime koy.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
The human is an egocentric animal.
- İnsan benmerkezcil bir hayvandır.
Where do all these moles come from?
- Tüm bu benler nereden geliyor?
Each molecule in our body has a unique shape.
- Vücudumuzdaki her molekülün benzersiz bir şekli vardır.
Please get me hotel security.
- Lütfen beni otel güvenliğine götürün.
Please don't get me wrong.
- Lütfen beni yanlış anlamayın.
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.