تعريف bedauern في ألمانية التركية القاموس.
- [das] merhamet; üzüntü, esef, teessüf
- v. bı'dauırn üzülmek; acımak
- acımak, merhamet etmek; üzülmek, müteessif olmak; teessüf etmek
- {bı'dauırn} üzülmek; acımak
- pişman ol
- özlemini çekmek
- çok pişman
- esef
- teessüf
- yerinmek
- teessüf etmek
- müteessif olmak
- müteessir olmak
- esef etmek
- zu meinem Bedauern
- maalesef
المصطلحات ذات الصلة
تعريف bedauern في الإنجليزية التركية القاموس.
- regret
- pişman olmak
Herhangi bir şeyden pişman olmak istemiyorum.
-I don't want to regret anything.
Bende geriye bakmak ve yaptıklarım için pişman olmak eğilimi yoktur.
-I don't tend to look back and regret what I've done.
- regret
- pişmanlık
Yapmış olduğumdan hiçbir pişmanlık duymuyorum.
-I have no regrets for what I have done.
Tom'un çok sayıda pişmanlıkları var.
-Tom has many regrets.
- regret
- {i} üzüntü
O ciddi bir hata üzerinde üzüntüsünü gösterdi
-She showed her regret over the serious mistake.
Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
-He expressed regret over the affair.
- be sorry for
- yerinmek
- be sorry for
- acınmak
- be sorry for
- -e acımak
- regret
- -e hayıflanmak
- regret
- -e yerinmek
- regret
- {i} teessüf
- be sorry for
- üzgün olmak
- be sorry for
- üzülmek
- regret
- suçluluk duymak
- be sorry for
- acımak
- be sorry for
- üzgün olmak (için)
- be sorry for
- pişman olmak
- regret
- {f} özlemini çekmek
- regret
- {f} gözünde tütmek
- regret
- {f} pişmanlık duymak: She regrets having sold her home. Evini sattığına pişman
- regret
- {f} esef etmek
المصطلحات ذات الصلة
تعريف bedauern في ألمانية الإنجليزية القاموس.
- regret
Don't do anything you'll regret.
-Tue nichts, was du bedauern wirst.
When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.
-Wenn ich Leute frage, was sie in Bezug aufs Gymnasium am meisten bedauern, sagen fast alle das Gleiche: dass sie so viel Zeit verschwendet haben.
- sorriness
- regretfulness
- unhappiness
- sorrow
- to deplore
- regret for
- be sorry for
Tom doesn't need to be sorry for anything.
-Tom braucht nichts zu bedauern.
- bedauern, dass …
- to be sorry that …
- Ich möchte mein Bedauern darüber zum Ausdruck bringen, dass …
- I wish to express my unhappiness at the fact that …
- Wir bedauern die verspätete Antwort. Die Gründe dafür lagen nicht in unserem Ber
- We apologize for the delay in replying, which was due to circumstances beyond our control
- Wir bedauern, Ihnen mitteilen zu müssen, dass …
- We regret to inform you that …
- etw. bedauern
- to regret something
- mit einer Spur von Bedauern
- with a tinge of regret
- sehr zu meinem Bedauern
- much to my regret
- zu meinem bedauern
- sorry for my