become bigger

listen to the pronunciation of become bigger
الإنجليزية - التركية
agrandise
grow
büyümek

Tom iki dilli büyümek için şanslıydı. - Tom was lucky to grow up bilingual.

İyi büyümek için, bu bitkilerin çok fazla nem içermeyen toprağa ihtiyacı var. - In order to grow well, these plants need soil that does not contain too much moisture.

grow
{f} yetişmek

Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var. - Plants need sunlight to grow.

grow
{f} dönüşmek
grow
(Kimya) büyüme

Ana yollar banliyölerin büyümesine katkıda bulunacaktır. - The construction of a highway will contribute to the growth of the suburbs.

Ağaç büyümeyi durdurdu. - The tree stopped growing.

grow
{f} uzatmak

Bu kalın bıyığı uzatmak uzun zamanımı aldı. - Growing this thick mustache has taken me quite a while.

Tom, bütün yaz sakal uzatmaktadır. - Tom has been growing a beard all summer.

grow
(saç/sakal/bıyık/vb.) uzatmak
grow
olmak

Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum. - I want to be a pilot when I grow up.

Büyüdüğümde ben önemli biri olmak istiyorum. - I want to be somebody when I grow up.

grow
yetiştirmek

Burada yiyecek yetiştirmek zor. - It's difficult to grow food here.

Sami, Kosta Rika'ya gitmek ve muz yetiştirmek istiyordu. - Sami wanted to go to Costa Rica and grow bananas.

grow
(bitki/vb.) yetişmek
grow
çoğalmak
grow
bir kimseyi kendine ısındırma
grow
{f} (grew, --n)
grow
{f} lemek
grow
{f} lenmek
grow
(Tıp) Büyümek, gelişmek, çıkmak
grow
(fiil) büyümek, gelişmek, yetişmek, yetiştirmek, büyütmek, üretmek, uzatmak, bırakmak, dönüşmek, lenmek, leşmek, lemek
grow
{f} (bitki/sebze/meyve) yetiştirmek; yetişmek
grow
{f} büyümek; gelişmek; artmak
grow
{f} gelişmek
grow
hası1 etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
grow
become bigger

    الواصلة

    be·come big·ger

    التركية النطق

    bîkʌm bîgır

    النطق

    /bəˈkəm ˈbəgər/ /bɪˈkʌm ˈbɪɡɜr/
المفضلات