bearing; guidance, supervision; conducting; management; educating, instructing

listen to the pronunciation of bearing; guidance, supervision; conducting; management; educating, instructing
الإنجليزية - التركية

تعريف bearing; guidance, supervision; conducting; management; educating, instructing في الإنجليزية التركية القاموس.

direction
yön

Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm. - We thought we would write out the directions, in case you got lost.

Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim. - I have no sense of direction so I always travel with a compass.

direction
yönerge

İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin. - When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.

direction
gidişat
direction
{i} direktörlük
direction
yan

Yangın istikametinde koşturduk. - We hurried in the direction of the fire.

Kuşlar dört bir yana uçuştu. - The birds flew away in all directions.

direction
kontrol
direction
yön alıcı cihaz
direction
{i} yönetme
direction
(Askeri) YÖN: l. Bir topçu veya deniz topçu destek atışında, tespitçi/gözlemci tarafından atış isteğinde tespit noktasını belirtmek için kullanılan bir terim. 2. Bknz. "intelligence cycle"
direction
(Tekstil) yön, doğrultu
direction
{i} talimat

Aşağıdaki talimatlarda çok iyi değilim. - I'm not so great at following directions.

Senin için talimatları yazdım. - Let me write down the directions for you.

direction
{i} açıklama

İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli. - According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.

direction
directional istikametedirectional
direction
(Tıp) Yön, doğrultu, istikamet, directio
direction
(isim) yön, istikamet; direktörlük; yönetim; kumanda, yönetme, emir, talimat; açıklama, alıcı adresi
direction
{i} yönetim, idare
direction
tembih
direction
nezaret
direction
{i} yön, istikamet, taraf
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} direction