Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Tom hakkında endişeliyim.
- I'm worried about Tom.
Ben onun sağlığı hakkında endişeliydim.
- I was worried about his health.
Herkes kaygılı ve endişeli.
- Everyone is concerned and worried.
Tom'un Boston'da arkadaş edinemeyeceğinden kaygılıydık ama o iyi yapıyor gibi görünüyor.
- We were worried that Tom might not make friends in Boston, but he seems to be doing OK.
Salgın konusunda gereksiz yere endişeli olmak için hiçbir sebep yoktur.
- There is no reason to be unnecessarily worried about the outbreak.
Endişeli olmak elimde değil.
- I can't help being worried.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
- Tom was touched that Mary was worried about him.
Üzgünüm. Tom kız kardeşinin kazasından beri hiç kimseyle konuşmuyor.
- I'm worried. Tom hasn't been talking to anyone since his sister's accident.
... You're very worried that you're going ...
... >>Lady Gaga: I guess they were worried for security. ...