be used

listen to the pronunciation of be used
الإنجليزية - التركية
alışılmak
be used to
alışık
used
{s} kullanılmış

Kullanılmış bir araba almam çok zor. - I cannot afford buying a used car.

Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı. - Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.

used
{s} kullanılmış; elden düşme, eski: He sells used books. Eski kitap satıyor. I don't want a used car. Kullanılmış araba istemem
be used to
alışkın olmak
used
{f} kullan

Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur. - Windows is the most used operating system in the world.

Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi? - You used a condom for birth control, right?

used
eskiden

Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım. - I used to be a night owl, but now I'm an early riser.

Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır? - Is eating fish as healthy now as it used to be?

used
tükenmek
be used to
alışmak
used
alışkın

Ne zaman yatmaya alışkınsın? - What time are you used to going to bed?

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

used
kullanılan

Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur. - Windows is the most used operating system in the world.

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

used
(Bilgisayar) kullanma

Uzun süredir Fransızcayı kullanmadım ve birçok kelime unuttum. - I haven't used French in a long time and I've forgotten a lot of words.

Tracy daha önce yemek çubuklarını hiç kullanmamıştı. - Tracy had never used chopsticks before then.

used
elden düşme
be used to
alışık olmak
inure
adet et
used
eski

Futbol Japonya'da eskisinden daha popüler. - Soccer is more popular in Japan than it used to be.

O artık eskisi gibi değil. - She is no longer what she used to be.

used
(to ile) alışkın
Used
kullanılmıştır
be used to
için kullanılabilir

Kum torbaları sele karşı korumak için geçici bir duvar inşa etmek için kullanılabilir. - Sandbags can be used to erect a temporary wall to protect against floods.

Mary'nin cümleleri İngilizce öğrenmek için kullanılabilir. - Mary's sentences can be used to learn English.

inure
alıştırmak
used
yap(mak)
inure
{f} yürürlüğe girmek
inure
adet etmek alıştır
inure
dayanmaya alıştırmak
to be used
kullanılmak

Kullanılmak istemiyorum. - I don't want to be used.

İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt. - People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.

used
{s} to -e alışık, -e alışkın: I'm used to it. Ona alışığım
used
eskiden olduğu kadar

Tom eskiden olduğu kadar utangaç değil. - Tom isn't as heavy as he used to be.

Vücudum eskiden olduğu kadar esnek değil. - My body is not as flexible as it used to be.

used
He used to come at eight Eskiden saat sekizde gelirdi
used
be used up çok yorulmak
used
idi

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır. - France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.

Tom eskiden basketbol antrenörü idi. - Tom used to be a basketball coach.

used
bitkin hale gelmek
used
alışık

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim. - I'm not used to making speeches in public.

used
used to alışmış
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف be used في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

used
Simple past tense and past participle of use

You used me!.

used
That has or have previously been owned by someone else

He bought a used car.

used
Familiar through use; usual; accustomed

Nobody's ever taught you how to live out on the street and now you're gonna have to get used to it.

used
That is or has or have been used

The ground was littered with used syringes left behind by drug abusers.

used
to perform habitually; to be accustomed

He used to live here, but moved away last year.

To be used
inure
be used to
be accustomed to, be familiar with
used
Eaker
used
Arnold & I
used
past of use
used
be/get used to (doing) sth to have experienced something so that it no longer seems surprising, difficult, strange etc
used
{s} second-hand, not new; usual, accustomed
used
abused, exploited, took unfair advantage of. [derogatory]
used
employed in accomplishing something; "the principle of surprise is the most used and misused of all the principles of war"- H
used
employed
used
made use
be used

    التركية النطق

    bi yuzd

    النطق

    /bē ˈyo͞ozd/ /biː ˈjuːzd/

    علم أصول الكلمات

    [ 'bE ] (verb.) before 12th century. Middle English, from Old English bEon; akin to Old High German bim am, Latin fui I have been, futurus about to be, fieri to become, be done, Greek phynai to be born, be by nature, phyein to produce.

    رصف المشتركة

    be used to, be used for

    فيديوهات

    ... But they used ruthenium tantalum oxide. ...
    ... And very quickly, he used his Twitter account to counter the ...
المفضلات