Tom çok anlayışlıydı.
- Tom was very understanding.
Tom çok anlayışlıydı.
- Tom has been very understanding.
Bu kitap benim anlayışımın üzerindedir.
- This book is above my understanding.
Tom ve Mary'nin bir anlayışı var.
- Tom and Mary have an understanding.
İklim değişikliğinin yaşamlarımızı nasıl etkileyeceğini anlamaya acil bir ihtiyaç var.
- There is an urgent need for understanding how climate change will affect our lives.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Cevaplar, anlama yetisinin farklı derecelerini gösterir.
- Answers display different degrees of understanding.
Sanırım mutabakata varabileceğiz.
- I think we'll be able to come to an understanding soon.
Dostluk karşılıklı anlayışla oluşur.
- Friendship consists of mutual understanding.
Karşılıklı anlayış, barışı sağlar.
- Mutual understanding makes for peace.
Tom Mary'yi Fransızca anlamakta zorlanmadığını söylüyor.
- Tom says that he has no trouble understanding Mary's French.
Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
- I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
Aralarında gizli bir anlaşma var.
- They have a secret understanding between them.
Onlar bir anlaşmaya vardı.
- They came to an understanding.
According to my understanding, the situation is quite perilous. I wonder if you see it this way, too.
I thought we had an understanding - you do the dishes, and I throw the trash.
He showed much understanding when he found out of my troublesome familial history.
Comprehension is fundamental.
- Understanding is essential.
... lt is a key to understanding how our world works to this day. ...
... understanding and view on both the opportunities and ...