Bu sorunun çözülmesi için çok çaba harcanmalı.
- This problem requires a large effort to be solved.
Bu sorunun hala çözülmesi gerekiyor.
- This problem still needs to be solved.
Benim iki saat uğraştığım problemi beş dakikada çözdü.
- He solved the problem in five minutes that I had struggled with for two hours.
Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
- The student has already solved all the problems.
Kebap cinayetleri çözülmüş görünüyor.
- The kebab murders appear to be solved.
Bir bakıma, sorun çözülmüştür.
- As it were, the problem is solved.
... have here in India that can be solved. ...
... >>Marissa Mayer: That solved that problem. ...