Odaya girdiğinde Tom gülümsemiyordu.
- Tom wasn't smiling when he entered the room.
Tom gülümseyerek merhaba, dedi.
- Hello, said Tom, smiling.
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
- Smiling sadly, she began to talk.
Tom gülümseyerek merhaba, dedi.
- Hello, said Tom, smiling.
Mary'nin gülümseyen yüzü herkesin onun mutlu olduğunu bilmesine izin verdi.
- Mary's smiling face let everyone know that she was happy.
Mary'nin gülümseyen yüzü onun mutlu olduğunu gösterdi.
- Mary's smiling face showed that she was happy.
O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür.
- She is always cheerful and smiling.
O her zaman mutlu ve güler yüzlüdür.
- She's always happy and smiling.
smiling children.
They were smiling at the children.
... Are they smiling? ...
... smiling and we will construct a new image ...