Kasaba çevresinde cinsel ilişkide bulunan çiftleri görmek sizi rahatsız etmiyor mu?
- Doesn't it irritate you to see couples making out around town?
Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
- I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
Uydu, ay etrafında yörüngede.
- The satellite is in orbit around the moon.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We've walked all around the lake.
Armstrong, etrafta gezindi.
- Armstrong walked around.
Onu arayarak etrafta gezindi.
- She walked around looking for him.
Çevrede fazla bulunmadım.
- I have not been around much.
Senin için çevredekilere sormamı ister misin?
- Would you like me to ask around for you?
Tom bir an durakladı ve çevresine bakındı.
- Tom paused for a moment and looked around.
Tom belinin çevresine kazağını bağladı.
- Tom tied his sweater around his waist.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
İnsan vücudunun ısısı 37°C civarında gezinir.
- The temperature of the human body hovers around 37°C.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Hâlâ bu civarda mısın?
- Are you still around?
Bu civarda çok az sayıda ev var.
- There are few houses around here.
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
Lafı dolandırmak yerine, Jones doğrudan konuya girdi.
- Instead of beating around the bush, Jones got straight to the point.
Lafı uzatma ve bana doğruyu söyle!
- Stop beating around the bush and give it to me straight!
Tom patronu civarda olmadığı zaman bir patron gibi davrandı
- Tom acted as the boss whenever the boss wasn't around.
Hâlâ bu civarda mısın?
- Are you still around?
Buradaki net-kafeler öğrencilere yiyecek ve içecek sağlamaktadır; ücretler yaklaşık saati bir pounddan başlamaktadır.
- The net-cafes here cater to students; fees start at around a pound an hour.
Benim abim yaklaşık 12 yaşındayken Japon halk şarkılarına ilgi duymaya başladı.
- My older brother started to take interest in Japanese folk songs when he was around 12 years old.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
O buralarda bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around here.
Tom'un fikirlerinin buralarda fazla ağırlığı yoktur.
- Tom's opinions don't carry much weight around here.
Lütfen geriye dön ve bana bak.
- Please turn around and look at me.
Tom döşeme tahtası gıcırtısı duyduğunda geriye döndü.
- Tom turned around when he heard the floorboard creak.
Tom odayı araştırdı ama orada başka hiç kimse yoktu.
- Tom looked around the room, but no one else was there.
Bütün çevreye baktım ama orada kimseyi göremedim.
- I looked all around, but I could see nobody there.
The New York-style hot dog I love has been around for well over a hundred years.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... collaborators around the world. ...
... an easy manner you sharp as a tack and we joked around ...