Tom kabul edilmek istedi.
- Tom wanted to be accepted.
Nerede oturmak istiyorsun?
- Where do you want to sit?
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Bu küresel şirket genel olarak kabul görmüş muhasebe ilkelerini izliyor.
- This global company follows generally accepted accounting principles.
O, kısa sürede aileye kabul edildi.
- He was soon accepted into the family.
O, Harvard'a kabul edildi.
- She was accepted to Harvard.
MasterCard ve Visa kabul edilmektedir.
- MasterCard and Visa are accepted.
Tom kabul edilmek istedi.
- Tom wanted to be accepted.
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
- In brief, you should have accepted the responsibility.
Bu konuyla ilgili rican kabul edildi.
- Your request of this matter has been accepted.
Onun davetini kabul ettim.
- I accepted her invitation.
Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.
- They accepted her as the city's best doctor.
Tüm yapmanız gereken, burada oturmak ve doktorun sorularını cevaplamak.
- All you have to do is sit down here and answer the doctor's questions.
Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
- I told you we should've gotten here earlier. Now there aren't any places left to sit.
In accepting the money, he lost the respect of the people.
- He lost the respect of his people when he accepted the money.
She was accepted to Harvard.
- She was accepted at Harvard.
... It's the kind of person who gets accepted by Harvard ...
... as the number of papers you get accepted ...