Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
Teste çalışmak için evde kaldın mı?
- Did you stay home to study for the test?
Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü.
- My father converted a garage into a study.
Çalışma odasında bir sürü kitap var.
- There are plenty of books in his study.
Tom Fransızca öğrenme isteğini kaybetti.
- Tom has lost interest in studying French.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
Yabancı bir dil öğrenmek zordur.
- Studying a foreign language is hard.
Öğrenmek için her gün okula gider.
- He goes to school to study every day.