bayılmış

listen to the pronunciation of bayılmış
التركية - الإنجليزية
have love
bayıl
{f} swooning
bayıl
pass out

I don't want to pass out. - Ben bayılmak istemiyorum.

Because he hadn't eaten anything before the hike, he was about to pass out. - O, yürüyüşten önce hiçbir şey yememişti, bayılmak üzereydi.

bayıl
{f} swoon

I don’t want a nurse who swoons at the sight of blood. - Kan görünce bayılan bir hemşire istemiyorum.

bayıl
{f} faint

The girl fainted, but she came to when we threw water on her face. - Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.

He fainted in the midst of his speech. - Konuşmasının ortasında bayıldı.

bayılmış
المفضلات