batıl

listen to the pronunciation of batıl
التركية - الإنجليزية
superstitious

Are you superstitious? - Siz batıl inançlı mısınız?

I've never been a superstitious person. - Asla batıl inançlı bir insan olmadım.

superstitious; unreasoning
invalid, null, void
false, untrue; baseless, groundless
futile, vain, useless
(Pisikoloji, Ruhbilim) superstition

My whole life long, I fought against superstition. - Ben tüm hayatım boyunca, batıl inanca karşı savaştım.

Magic is the art of changing superstition into money. - Sihirbazlık, batıl itikadı paraya çevirme sanatıdır.

vanity
batıl inanç
superstition

This superstition still lingers on among them. - Bu batıl inanç onların arasında hala devam ediyor.

Such a ridiculous superstition no longer exists. - Böyle saçma bir batıl inanç artık yok.

batıl inançla ilgili
superstitious
batıl inançları olan
superstitious

Are you a superstitious person? - Batıl inançları olan bir kişi misiniz?

I'm not superstitious. - Ben batıl inançları olan biri değilim.

batıl inançlı
superstitious

Some superstitious people in America believe that if a black cat crosses your path, you'll have bad luck. - Amerika'daki bazı batıl inançlı insanlar eğer bir kedi sizin yolunuzdan geçerse, kötü şansınız olacağına inanıyor.

I didn't know you were superstitious. - Senin batıl inançlı olduğunu bilmiyordum.

batıl inancı olan
superstitious
batıl inanç
Superstition, superstitious belief, old wives' tale
batıl inanç
Superstition, old wives' tale
batıl inanç
superstition, superstitious belief
batıl inanç
old wives' tale
batıl inançlı
unenlightened
batıl inançlılık
superstitiousness
batıl itikat
superstition
batıl inanç
superstitious belief
işlemin batıl sayılması
(Hukuk) void
التركية - التركية
Geçersiz: "Bütün kıymet hükümlerinin batıl ve bütün ölçülerin bozuk olduğunu ispat yolunda birbiriyle müsabaka eden muharrir ve mütefekkirlerin adedi, o devirde, sayılmayacak kadar çoktu."- Y. K. Karaosmanoğlu
(Osmanlı Dönemi) gerçek olmayan, hak olmayan
Doğru ve haklı olmayan
Çürük, temelsiz
Boş, çürük, yanlış
Geçersiz
Hükümsüz
Doğru ve haklı olmayan. Çürük, temelsiz
Asılsız
(Osmanlı Dönemi) FEHLEL
(Osmanlı Dönemi) YESTEUR
(Osmanlı Dönemi) ZALF
(Osmanlı Dönemi) ZEHV
BATIL
(Osmanlı Dönemi) Hakikatsız, hurafe. Hak ve doğru olmayan, yalan. Şartlarını yapmamakla kabul olmayan ibadet ve muâmele. Meselâ: Bir özür bulunmaksızın taharetsiz kılınan namaz gibi. (Bak: Fasid)(Bir bayram akşamı, gökte ay ve hilâli arıyanlar içinde, ihtiyar bir zat da bulunur. Bu zat, gökteki hilâli görmek için bütün kasıd ve dikkatiyle nazarını göğe tevcih edip, hilâli araştırmakla meşgul iken, gözünün kirpiklerinden uzanan ve gözünün hadakası üzerine eğilen beyaz bir kıl, nasılsa gözüne ilişir. O zat, derhâl : "Hilâli
batıl inanç
Doğa üstü olaylara, gizli ve akıl dışı güçlere, kehanetlere aşırı derecede bağlı boş inanç, batıl itikat
batıl itikat
Batıl inanç
kıyas-ı batıl
Kıyas-ı batıl yada mantık hatası: bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamadır. Safsatalar ilk bakışta geçerli ve ikna edici gibi görülebilen fakat yakından bakıldığında kendilerini ele veren sahte argümanlardır
BEY'İ BATIL
(Hukuk) Batıl olan satış; geçersiz olan satım
الإنجليزية - التركية

تعريف batıl في الإنجليزية التركية القاموس.

batıl inanç
kara kedi görünce saçını çek
batıl
المفضلات