O bir sepet üzümü karıştırarak inceliyor.
- She is picking over a basket of grapes.
Tüm atık kağıtlarınızı bu sepete koyun.
- Put all your waste paper in this basket.
Sepette çok az sayıda elma var.
- There are few apples in the basket.
Sen bir basketbol topunu senin parmak ucunda döndürebilir misin?
- Can you spin a basketball on your fingertip?
Tom eve kendi topladığı bir sepet dolusu erik getirdi.
- Tom brought home a basket full of plums that he had picked himself.
Bir sepet dolusu mantar hasat etti.
- He harvested a basketful of mushrooms.
Let's play some basket.
The point guard drove toward the basket.
I like to play basketball.
- Basketbol oynamayı severim.
Mike doesn't practice basketball on Monday.
- Mike Pazartesi basketbol çalışmaz.