Tom is a fan of simple home design.
- Tom basit bir ev dizaynı fanatiğidir.
Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it.
- Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.
You always take things too easy.
- Şeyleri her zaman çok basite alıyorsun.
There is probably an easy solution to the problem.
- Soruna basit bir çözüm muhtemelen mevcut.
Tom said something crude about the way Mary was dressed.
- Tom Mary'nin giyinme tarzı hakkında basit bir şey söyledi.
The method was crude, but very effective.
- Yöntem basit ama çok etkiliydi.
It's basically quite simple.
- Bu aslında oldukça basit.
Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
Digital cameras aren't as good as rudimentary cameras.
- Dijital fotoğraf makineleri basit kameralar kadar iyi değildir.
He gives plain, simple explanations.
- Sade, basit açıklamalar yapar.
Mary wore a plain white dress.
- Mary basit bir beyaz elbise giydi.
Esperanto is much simpler than Interlingua.
- Esperanto Interlinguadan çok daha basit.
Everything was simpler in those days.
- O günlerde her şey daha basitti.
Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
That's a pretty straightforward question.
- Bu oldukça basit bir soru.
Now that was a simplistic answer.
- Şimdi bu basit bir cevaptı.