basic, elemental; essential

listen to the pronunciation of basic, elemental; essential
الإنجليزية - التركية

تعريف basic, elemental; essential في الإنجليزية التركية القاموس.

fundamental
{s} esas

Aymara kültüründe birinin ebeveynlerine saygı göstermek esastır. - In the Aymara culture, respecting one's parents is fundamental.

Kitabın dayanağı esasen kusurludur. - The premise of the book is fundamentally flawed.

fundamental
{s} ana

Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir. - The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution.

fundamental
temel

Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz. - When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.

Hükümet temel değişiklikler yapmalı. - The government must make fundamental changes.

fundamental
temel ilke

Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir. - The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution.

Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz. - When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.

fundamental
önemli
fundamental
en gerekli
fundamental
esas kanun
fundamental
temel/esaslı
fundamental
i esas
fundamental
{s} temel, esaslı, asıl
fundamental
esas itibariyle
fundamental
müz en pes nota fundamental rights temel haklar fundamentally z esasen
fundamental
muz esası bassoda bulunan
fundamental
kaideye ait
fundamental
i esaslı
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} fundamental
basic, elemental; essential
المفضلات