barbarlaşma

listen to the pronunciation of barbarlaşma
التركية - الإنجليزية

تعريف barbarlaşma في التركية الإنجليزية القاموس.

barbar
barbaric

That is a barbaric practice. - O barbarca bir uygulamadır.

I was betrayed and treated barbarically. - Bana ihanet edildi ve barbarca davranıldım.

barbar
barbarian

The general, without interrupting his speech, hit him on the head with his heavy ivory stick; the barbarian fell. - General, onun konuşmasını kesmeden, onun ağır fildişi sopasıyla onun kafasına vurdu; barbar düştü.

Look under the skin of a civilized man and you will find a barbarian. - Uygar bir insanın derisinin altına bakın ve bir barbar bulacaksınız.

barbar
savage

Savages fear the appearance of a fierce wild beast. - Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.

They are much more savage than those they call barbarians. - Onlar, barbar dediklerinden çok daha vahşidirler.

barbar
wild

Savages fear the appearance of a fierce wild beast. - Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.

barbar
{s} bestial
barbarlaşmak
barbarise
Barbar
{s} Gothic
Barbar
{i} Goth
barbar
barbaric, uncivilized
barbar
barbarous

There are still barbarous nations. - Barbar milletler hâlâ var.

barbar
(a) barbarian
barbar
vandal

Let's hope there's no more vandalism. - Artık barbarlık olmadığını umalım.

barbar
barbarous, brutal
barbar
barbarian; barbaric, barbarous
barbar
uncivilized
barbar
barbaric person
barbar
savage; heathen
barbar
{s} Vandalic
barbar
{i} heathen
barbar
{s} heathenish
barbarlaşmak
to become barborous, become brutal
barbarlaşmak
(for a society) to become barbarous, barbarize
barbarlaşmak
barbarize
barbarlaşmak
to behave barborously
التركية - التركية
Barbarlaşmak işi
BARBAR
Uygarlaşmamış
BARBAR
(Osmanlı Dönemi) Vahşi, ilkel
BARBAR
Uygarlaşmamış kavim, topluluk: "Barbar akınlarından beri bu yollarda gördüğüm en asil atlısın."- Y. K. Beyatlı
BARBAR
Kaba ve kırıcı
BARBAR
Kaba saba, ilkel: "Bu vaziyeti haber alan köylüler türlü barbar aletlerle şehir ahalisini korumak üzere kasabaya yürümüşlerdi."- S. F. Abasıyanık
BARBAR
(Osmanlı Dönemi) Lât. Eski Yunan, Roma ve daha sonra Hristiyanlara göre kendi kavimleri dışında kalan herkes
barbar
Acımasızca davranan, kırıcı, vahşi
barbar
Kaba saba, ilkel
barbar
Uygarlaşmamış kavim, topluluk
barbarlaşmak
Barbar gibi davranmak
barbarlaşma
المفضلات