Krakerler ekmeğin pişirildiği gibi aynı şekilde bir fırında pişirilir,
- Crackers are baked in an oven, much the same way as bread is.
Her gün fırında pişirir misin?
- Do you bake every day?
Tom Mary'ye pişirdiği kekin tadının iyi olduğunu söyledi.
- Tom told Mary that the cake she baked tasted good.
Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.
- Mary baked three dozen cookies for Tom's party.
Akşam yemeğinde ne yedin? Izgara karides ve pirinç erişte üzerinde sarımsak soslu fırında pişmiş kabak.
- What did you have for dinner? Grilled shrimp and baked zucchini with garlic sauce over rice noodles.
Fırınlanmış patatesle biftek istiyorum.
- I would like steak with a baked potato.
Wolfgang Almanya'da küçük bir köyde bir fırıncı.
- Wolfgang is a baker in a small village in Germany.
Fırıncı hamura tuz atmayı unuttu.
- The baker forgot to put salt in the dough.
Bakkal, manav, ekmekçi, sütçü ve başkalarına da ödeme yapmalıyım.
- And I've also got to pay the grocer, the greengrocer, the bakery, the dairy and what have you.
Kadınlarımı bademlerimi sevdiğim gibi severim: pişmiş ve çikolata kaplı.
- I like my women like I like my almonds: baked and covered in chocolate.
Ben taze pişmiş ekmek kokusu seviyorum.
- I love the smell of freshly baked bread.
Tom ve Mary öğleden sonrayı bal kabaklı turta pişirerek geçirdiler.
- Tom and Mary spent the afternoon baking pumpkin pies.
Tom ve Mary tüm sabahı kekler pişirerek geçirdi.
- Tom and Mary spent all morning baking cupcakes.
Pastayı pişirmeyi bitirin.
- Finish baking the pie.
Tom Mary'yi John'un doğum günü partisi için bir kek pişirmeye ikna edemedi.
- Tom wasn't able to talk Mary into baking a cake for John's birthday party.
Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?
- Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?
Tom çok gençken fırında pişirmekle ilgilenmeye başladı.
- Tom became interested in baking when he was very young.
Tom çok gençken fırında pişirmekle ilgilenmeye başladı.
- Tom became interested in baking when he was very young.
Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?
- Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?
Ekmek bir fırında pişirilir.
- Bread is baked in an oven.
Krakerler ekmeğin pişirildiği gibi aynı şekilde bir fırında pişirilir,
- Crackers are baked in an oven, much the same way as bread is.
To bake bread.
The bread is baking at the moment.
If you happen to have small, heat-proof glass or ceramic pots in your kitchen (known as ramekins) then you can make this very easy pasta bake in fun-size, individual portions.
The winner of the Pillsbury bake-off is obviously a very good cook and is respected for it.
I'm baking - could you open the window?.
I'm going to do some baking this afternoon.
Oh, Dedalus, he cried, Doyle is in a great bake about you..
Yet, until the last few decades of the twentieth century, the approach that Levi describes, which chemists like to call ‘shake and bake’, was often the best they could do.