During my childhood, I used to come here frequently, look around and think.
- Düşünmek ve etrafa bakınmak için çocukluğum sırasında buraya sıklıkla gelirdim.
She did nothing but look around.
- O, etrafına bakınmaktan başka bir şey yapmadı.
See that my children behave well at school.
- Benim çocukların okulda iyi davrandığına bakın.
Tom looked around, but didn't see anyone.
- Tom etrafına bakındı ama kimseyi görmedi.
Look at that pretty little girl.
- O güzel küçük kıza bakın.
The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
- Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.