She did nothing but look around.
- O, etrafına bakınmaktan başka bir şey yapmadı.
During my childhood, I used to come here frequently, look around and think.
- Düşünmek ve etrafa bakınmak için çocukluğum sırasında buraya sıklıkla gelirdim.
For further information, see page 16.
- Daha fazla bilgi için, sayfa 16'ya bakın.
See the footnote on page 5.
- Sayfa beşteki dipnota bakın.
Look at that pretty little girl.
- O güzel küçük kıza bakın.
Look that word up in the dictionary.
- Sözlükte o sözcüğe bakın.