Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor.
- Sea otters love to eat clams while swimming on their backs.
O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- She is carrying a backpack on her back.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Belki bütün bunu tersine yapıyoruz.
- Maybe we're doing this all backwards.
Alfabeyi tersten oku.
- Say the alphabet backwards.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
O geri döndüğünde ona sor.
- Ask her when she comes back.
Sürekli seni desteklemekten bıktım.
- I'm fed up with always backing you up.
İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- It's important to back up claims with evidence.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Tom ve Mary restoranın arkasındaki masalardan birinde.
- Tom and Mary are at one of the tables in the back of the restaurant.
Hastanenin arkasındaki o yapı nedir?
- What's that building at the back of the hospital?
Galiba yarın yine buraya geri geleceğim.
- I'll probably come back here again tomorrow.
Tom yine evde, uykusunu tamamlıyor.
- Tom is back at the house, catching up on his sleep.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Eskiden konser verdiğimde Tom ve Mary arkada benim yedek şarkıcılarımdı.
- Tom and Mary were my backup singers back when I used to perform.
İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
- Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
Seni daha sonra tekrar arayayım,tamam mı?
- Let me call you back later, OK?
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
Tom tekneye dönmeye çalıştı.
- Tom tried to get back in boat.
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Mütevazı bir geçmişten geliyorum.
- I come from a humble background.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
- All his friends backed his plan.
Biz uzun süredir arkadaşız.
- We're friends from way back.
Tom geriye doğru bir adım attı.
- Tom took a step backward.
Tom geriye doğru yürüyor.
- Tom is walking backwards.
Tom tekrar uykuya dalmaya çalıştı.
- Tom tried to go back to sleep.
Babam eve dönmeden önce uykuya daldım.
- I fell asleep before father came back home
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- The actress fell backward over the stage.
Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.
- She regretted deeply when she looked back on her life.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
25 Ocaktan önce kütüphane kitaplarımı geri götürmek zorundayım.
- I've got to take my library books back before January 25th.
Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
- Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
Jane asla sözünden dönmez.
- Jane never backs down.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için dönen tek kişi.
- Tom is the only one who came back to help.
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Her zaman bir kötümserden ödünç para al; o, geri ödenmesini beklemez.
- Always borrow money from a pessimist; he doesn't expect to be paid back.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Tom saçını arkaya taramıştı.
- Tom had his hair slicked back.
Tom saçını arkaya taradı.
- Tom combed back his hair.
Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
- No cultural background is necessary to understand art.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Tom ve Mary geride uzağa oturdular.
- Tom and Mary sat way in the back.
Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.
- To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.
O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.
- He looked back at us many times and walked away.
Terinde olsam uzak dururum.
- I'd stand back if I were you.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
/eɪ/ This diphthong is a glide from mid front tongue position toward a higher, backer position similar to that of /ɪ/.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.