O, alanı elininin arkası gibi bilir.
- He knows the area like the back of his hand.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Binanın arkasına gitti.
- He went to the back of the building.
Tom sandalyenin arkasına dayanıyordu.
- Tom was leaning on the back of the chair.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
- Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Kazağını ters giymişsin.
- Your sweater is on backwards.
Alfabeyi tersten oku.
- Say the alphabet backwards.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
- He isn't back yet. He may have had an accident.
Sürekli seni desteklemekten bıktım.
- I'm fed up with always backing you up.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Mağazanın arkasındaki karanlık bir köşede gözden kayboldu.
- He disappeared into a dark corner at the back of the shop.
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci, cep telefonundan mesaj atıyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were texting.
Tom yine normale döndü.
- Tom is back to normal.
Yarına kadar buna yine ihtiyacım var.
- I need this back by tomorrow.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Tepenin üstündeki eski kilise on ikinci yüzyıla kadar uzanmaktadır.
- The old church on the hill dates back to the twelfth century.
İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
- Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
Ben kısa sürede size tekrar yazacağım.
- I will write you back soon.
Seni daha sonra tekrar arayayım,tamam mı?
- Let me call you back later, OK?
Tekneye geri dönelim.
- Let's get back to the boat.
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Leyla sıkı bir dini geçmişten geliyor.
- Layla comes from a strict religious background.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Biz uzun süredir arkadaşız.
- We're friends from way back.
Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
- He never turns his back on a friend in need.
Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
- Tom bends over backwards to please Mary.
Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
- Why is it easier to park the car backwards than forwards?
Tom yine uykuya daldı.
- Tom fell back asleep.
Tom tekrar uykuya daldı.
- Tom fell back to sleep.
Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.
- She regretted deeply when she looked back on her life.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back down now.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back out now.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Tom yardım etmek için beni geri gönderdi.
- Tom sent me back to help.
Lütfen 2.30'a kadar bekle. Tom o zaman geri dönecek.
- Please wait till 2:30. Tom will back then.
Her zaman bir kötümserden ödünç para al; o, geri ödenmesini beklemez.
- Always borrow money from a pessimist; he doesn't expect to be paid back.
Tom'un saçları arkaya taranmıştı.
- Tom's hair was slicked back.
Arkaya yakın masalardan birinde oturalım.
- Let's sit at one of the tables near the back.
Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
- No cultural background is necessary to understand art.
Tom geçen yıl Boston'a geri geldi.
- Tom came back to Boston last year.
Polis öfkeli kalabalığı geride tuttu.
- The police held the angry crowd back.
Polis kalabalığı geride tuttu.
- The police held the crowd back.
Terinde olsam uzak dururum.
- I'd stand back if I were you.
Tom arabasına döndü ve uzaklaştı.
- Tom got back in his car and drove away.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
... index at the back of the book at this stage. ...
... HE'S ON THE BACK OF YOUR NECK. ...