He says he has already overcome his failures.
- O zaten başarısızlıklarının üstesinden geldiğini söylüyor.
He claims that he's gotten over all his failures.
- Tüm başarısızlıklarının üstesinden geldiğini iddia ediyor.
He tried to kill himself but it ended in failure.
- O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı.
Success or failure is all the same to me.
- Başarı ya da başarısızlık ikisi de benim için aynıdır.
But for your steady support, my mission would have resulted in failure.
- Eğer senin düzenli desteğin olmasa, benim misyonum başarısızlıkla sonuçlanırdı.
That was a terrible miss! cried the commentators.
- Yorumcular Bu korkunç bir başarısızlıktı! diye bağırdılar.
Human beings often lack insight into their own faults and failings.
- İnsanoğlu çoğunlukla kendi hatalarına ve başarısızlıklarına karşı iç görüden yoksundur.
This is a serious setback.
- Bu ciddi bir başarısızlık.
It's only a minor setback.
- Bu sadece küçük bir başarısızlık.
His project ended in failure.
- Onun projesi başarısızlıkla sona erdi.
Everybody expected that the experiment would result in failure.
- Herkes deneyin başarısızlıkla sonuçlanacağını bekliyordu.