I tried to persuade Sam to give up his plan, only to fail.
- Sam'i sadece başarısız olacak planından vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştım,
She failed to appear.
- Görünen o ki kız başarısız oldu.
Failing to plan is planning to fail.
- Planlamak için başarısız olma başarısız olmak için planlamadır.
They blamed him for failing to improve the economy.
- Onlar ekonomiyi düzeltmede başarısız olduğu için onu suçladılar.
He failed in the examination for lack of preparation.
- Hazırlık eksikliğinden sınavda başarısız oldu.
She failed to appear.
- Görünen o ki kız başarısız oldu.