He got the job by virtue of his father's connections.
- O, babasının bağlantıları sayesinde işi aldı.
You said you had connections.
- Sen bağlantılarının olduğunu söyledin.
Here are some interesting links.
- İşte bazı ilginç bağlantılar.
Would you like to exchange links?
- Bağlantıları değiştirmek ister misin?
Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
- Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
He got the job by virtue of his father's connections.
- O, babasının bağlantıları sayesinde işi aldı.
Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
- Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
The two nations have strong trade ties.
- İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.
It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.
- ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.
The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
- Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
I think it's time for me to contact her.
- Sanırım onunla bağlantı kurmamın zamanıdır.
How did you make contact?
- Nasıl bağlantı kurdun?
Tom can get in touch with Mary by email.
- Tom, Mary ile e-posta vasıtasıyla bağlantı kurabilir.
I can't get in touch with him yet.
- Onunla henüz bağlantı kuramıyorum.
Do any of you have anything to say in connection with this?
- Sizden birinin bununla bağlantılı olarak söyleyecek bir şeyi var mı?
My computer doesn't seem to be connecting to the printer.
- Bilgisayarım yazıcıya bağlantılı gibi görünmüyor.
I feel like we're connecting.
- Bağlantı kurduğumuzu hissediyorum.