bağışlanamaz

listen to the pronunciation of bağışlanamaz
التركية - الإنجليزية
unpardonable
inexcusable
unforgivable

What I've done is unforgivable. - Yaptığım bağışlanamaz.

I've done something unforgivable. - Bağışlanamaz bir şey yaptım.

inexcusable, indefensible
indefensible
gross
bağışlanamaz biçimde
inexcusably
bağışla
donate

Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity. - Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.

Tom wants to donate money. - Tom para bağışlamak istiyor.

bağışla
condone
bağışla
{f} granting
bağışla
{f} pardon

Tom was pardoned by the governor. - Tom vali tarafından bağışlandı.

Pardon me for coming late. - Geç kaldığım için bağışlayın.

bağışlanamaz
المفضلات