bağış

listen to the pronunciation of bağış
التركية - الإنجليزية
grant

We must not take anything for granted. - Bağışlanan hiçbir şeyi kabul etmemeliyiz.

donation

There is an urgent need for donations. - Bağışlara acil bir ihtiyaç vardır.

Thank you very much for your generous donation. - Cömert bağışın için çok teşekkür ederim.

endowment

The university's endowment has decreased steadily over the last ten years. - Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.

grant, donation
donative
bounty
contribution

They are collecting contributions for the church. - Kilise için bağış topluyorlar.

gift
offering
benefaction
grant, donation, charity, benefaction, largess, largesse
offer
bestowal
largesse
largess
(Kanun) legacy
(Ticaret) subscription
giving

Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity. - Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.

I'm giving my old books away. - Eski kitaplarımı bağışlıyorum.

charity

He contributed a lot of money to the charity. - Hayır kurumuna çok para bağışladı.

Tom contributed a lot of money to the charity. - Tom yardım kurumuna çok para bağışladı.

beneficence
(Ticaret) concession
(Ticaret) remittance
pitance
boon
{i} benevolence
endow

We hope someone endows the new university building. - Umarım biri yeni üniversite binasına bağışta bulunur.

The university's endowment has decreased steadily over the last ten years. - Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.

pittance
bağış kutusu
Donation box
Bağış eden endaze tutmaz
(Atasözü) The generous do not scrutinize
bağış olarak vermek
subscribe
bağış yapan kimse
grantor
bağış yapan kimse
subscriber
bağış yapmak
subscribe to
bağışlar
(Bilgisayar) pledges
bağışlar
offering
dini bağış
pittance
التركية - التركية
Hibe, teberru
Bağışlama işi veya biçimi
Bağışlanan şey, hibe, teberru
(Osmanlı Dönemi) İKRAM
bağış
المفضلات