bırakarak

listen to the pronunciation of bırakarak
التركية - الإنجليزية
relinquishing
the act of giving up and abandoning a struggle or task etc
a verbal act of renouncing a claim or right or position etc
present participle of relinquish
bırak
drop out

Tom decided to drop out of school and work full-time. - Tom okulu bırakmaya ve tamgün çalışmaya karar verdi.

Unfortunately, I had to drop out of college because I couldn't afford the tuition. - Maalesef okul ücretini göze alamadığım için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım.

bırak
forgone
bırak
(Konuşma Dili) cheese it
bırak
(Bilgisayar) drop

I dropped out of school when I was in the 7th grade. - Yedinci sınıftayken okulu bıraktım.

Tom dropped out of the tournament. - Tom turnuvayı bıraktı.

bırak
(Bilgisayar) dismiss
bırak
let him have his say
bırak
let it be
bırak
{f} releasing

I'm releasing the prisoners. - Tutukluları serbest bırakıyorum.

We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license. - Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.

bırak
{f} quitted
bırak
relinquish
bırak
{f} relinquishing
bırak
quit

You must quit smoking cigarettes. - Sigarayı bırakmalısın.

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

bırak
let out
bırak
let alone

I can't read French, let alone speak it. - Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile.

He can't run his own family, let alone a nation! - Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.

düşmanlığı ve husumeti bırakarak barışan
of hostility and animosity, leaving the peace
bırak
let alone şöyle dursun
bırak
chuck it!
bırak
stop it

I should've tried to stop it. - Onu bırakmayı denemeliydim.

bırak
cut it out!
bırak
drop it!

We've been talking about this for hours. Can we just drop it? - Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?

bırak
unhand
bırak
forgo

Tom forgot to release the brake. - Tom freni bırakmayı unuttu.

Tom forgot where he left his umbrella. - Tom şemsiyesini nereye bıraktığı unuttu.

bırak
cut it out
bırak
forwent
bırak
maroon
bırak
chuck it
bırak
foregoing
bırak
{f} drop it

We've been talking about this for hours. Can we just drop it? - Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?

sualtında bırakarak verimini artırmak
warp
vasiyetname bırakarak
testate
vasiyetname bırakarak ölmek
die testate
yoksun bırakarak
denyingly
bırakarak
المفضلات