It was my grandfather that told me that story.
- O hikayeyi bana anlatan büyükbabamdı.
Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
- Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
Bill was sent to live with his grandparents while his mother studied to become a nurse.
- Bill, annesi bir hemşire olmak için eğitim alırken, büyükanne ve büyükbabası ile birlikte yaşamaya gönderildi.
Are your grandparents still alive?
- Büyükbaba ve büyükannelerin hala hayatta mı?