bürde

listen to the pronunciation of bürde
ألمانية - التركية
yük, agirlik, siklet; Würde bringt ~. Spr. Büyük basin agnsi büyük olur. Spr
التركية - التركية
Arapların gece üzerlerine örttükleri, gündüz giyindikleri elbise
(Osmanlı Dönemi) Hırka. Üstten giyilen libas, elbise
kaside-i bürde
Hazret-i Peygamber (A.S.M.) önünde meşhur Arab Şâiri Ka'b bin Züheyr'in okuduğu kasidenin adı olup, bu kasideyi Peygamber Aleyhissalâtü vesselâm beğenmiş, mükâfat ve iltifat eseri olarak da kendi hırkasını ona giydirdiğinden bu isimle meşhur olmuştur
الإنجليزية - التركية

تعريف bürde في الإنجليزية التركية القاموس.

burden
{i} yük

O, ebeveynlerine bir yüktü. - He was a burden to his parents.

Stajyer, görevin yüküne dayanamadı. - The trainee could hardly bear the burden of the task.

burden
{i} sorumluluk

Sorumluluk omuzda hafiftir. - The burden is light on the shoulder.

burden
mesuliyet
burden
{i} zorunluluk
burden
{f} yüklemek

Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum - I don't want to burden you with my troubles.

burden
(Ticaret) hamule
burden
(Ticaret) genel giderler
burden
sıkıntı vermek
burden
{f} yükle

Ben bu sorumluluğu Tom'a yükleyemem. - I can't burden Tom with that responsibility.

Bu sorunu Tom'a yükleyemem. - I can't burden Tom with that problem.

burden
{i} nakarat
burden
sıkıntı verici
burden
yüklenmek
burden
ispat etme mecburiyeti
burden
(isim) nakarat, ana fikir, yük, sorumluluk, zorunluluk, yük taşıma, tonaj (gemi)
burden
{i} yük, ağırlık
burden
üstüne çullanmak
burden
ağır

Ağır vergi yükü altındaydılar. - They were burdened with heavy taxes.