böyleyken

listen to the pronunciation of böyleyken
التركية - الإنجليزية

تعريف böyleyken في التركية الإنجليزية القاموس.

böyle
so
böyle
thus

Thus they decided that I was innocent. - Böylece masum olduğuma karar verdiler.

The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows. - Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.

böyle
that

I doubt that Tom would ever consider driving such a small car. - Tom'un şimdiye kadar böyle küçük bir araba sürmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.

I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again. - Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.

böyle
thusly
böyle
tolerable
böyle
gradually
böyle
as such

He is a director, and should be treated as such. - O bir yönetmen ve böyle muamele edilmelidir.

He is a gentleman and ought to be treated as such. - O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.

böyle
thus and so
böyle
like this

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines. - Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge. - Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.

böyle
such a

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

I am surprised that she refused such a good offer. - Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.

böyle
such

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

I am surprised that she refused such a good offer. - Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.

böyle
this

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines. - Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

He often shuts himself up in the study and writes things like this. - Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.

böyle
like that

Not all teachers behave like that. - Bütün öğretmenler böyle davranmaz.

He must be a fool to talk like that. - Böyle konuşmak için aptal olmalı.

böyle
sic
böyle
so, such, thus, like this, in this way
böyle
of a sort
böyle
this kind of

In this kind of weather it's best if I stay at home and don't go outside. - Böyle bir havada en iyisi evde kalıp dışarı çıkmamak.

We used to think that was why this kind of thing happened. - Eskiden böyle şeylerin bu sebepten olduğunu zannederdik.

böyle
of sorts
böyle
{f} ferry
hal böyleyken
and yet, nevertheless
التركية - التركية

تعريف böyleyken في التركية التركية القاموس.

böyle
Bu yolda, bu biçimde: "Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki?"- A. Gündüz
böyle
Bu derece: "Böyle bir sevmek görülmemiştir."- A. İlhan. İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz: "Maşallah, dedi, nereden teşrif böyle?"- P. Safa
böyle
Bunun gibi, buna benzer: "Ah Şaban'ın böyle bir çocuğu, böyle bir karısı olsaydı!"- H. E. Adıvar
böyle
Bu derece
böyle
İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde, o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır
böyle
Bunun gibi, buna benzer
böyle
Bu yolda, bu biçimde
böyleyken
المفضلات