Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

böylemi

listen to the pronunciation of böylemi
التركية - الإنجليزية
I like this
böyle
so
böyle
thus

Thus they decided that I was innocent. - Böylece masum olduğuma karar verdiler.

The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows. - Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.

böyle
that

I doubt that Tom would ever consider driving such a small car. - Tom'un şimdiye kadar böyle küçük bir araba sürmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.

How dare you speak to me like that? - Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?

böyle
thusly
böyle
tolerable
böyle
gradually
böyle
as such

He is a gentleman and ought to be treated as such. - O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.

He is a scholar, and ought to be treated as such. - O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.

böyle
thus and so
böyle
like this

I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again. - Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.

I am interested in getting a hat like this. - Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.

böyle
such a

I have never seen such a beautiful girl. - Böyle güzel bir kız hiç görmedim.

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

böyle
such

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

We all wondered why she had dumped such a nice man. - Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.

böyle
this

He often shuts himself up in the study and writes things like this. - Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.

In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge. - Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.

böyle
like that

It's unusual for you to do something like that. - Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.

Not all teachers behave like that. - Bütün öğretmenler böyle davranmaz.

böyle
sic
böyle
so, such, thus, like this, in this way
böyle
of a sort
böyle
this kind of

We used to think that was why this kind of thing happened. - Eskiden böyle şeylerin bu sebepten olduğunu zannederdik.

Can you think of anyone who would want to do this kind of thing? - Böyle bir şeyi yapmak isteyecek birini düşünebiliyor musun?

böyle
of sorts
böyle
{f} ferry
التركية - التركية

تعريف böylemi في التركية التركية القاموس.

böyle
Bu yolda, bu biçimde: "Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki?"- A. Gündüz
böyle
Bu derece: "Böyle bir sevmek görülmemiştir."- A. İlhan. İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz: "Maşallah, dedi, nereden teşrif böyle?"- P. Safa
böyle
Bunun gibi, buna benzer: "Ah Şaban'ın böyle bir çocuğu, böyle bir karısı olsaydı!"- H. E. Adıvar
böyle
Bu derece
böyle
İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde, o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır
böyle
Bunun gibi, buna benzer
böyle
Bu yolda, bu biçimde
böylemi
المفضلات