I was not scolding you.
- Ben seni azarlamıyordum.
Is Mother scolding the horse?
- Anne atı azarlıyor mu?
He took it for an implied rebuke.
- Anlaşilan onu bir azarlama zannetti.
The manager reprimanded the man by pounding on the table.
- Müdür masaya vurarak adamı azarladı.
The director reprimanded you.
- Yönetmen seni azarladı.