azalt

listen to the pronunciation of azalt
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) fade
(Bilgisayar) decrease

What should you do to decrease your debt? - Borcunu azaltmak için ne yapmalısın?

I would like to drastically decrease the amount of time it takes me to clean the house. - Evi temizlemem için geçen zamanı büyük ölçüde azaltmak istiyorum.

derogate
diminute
extenuate
assuage
{f} attenuated
reduce

We reduced our spending during the recession. - Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık.

He wanted to reduce the tax on imports. - O ithalatta vergi azaltmak istedi.

abate
{f} extenuating
{f} wane
attenuate
{f} waning
drop off
bate
lessen

I need medicine to lessen the pain. - Ağrıyı azaltmak için ilaca ihtiyacım var.

Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts. - Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.

deaden
allay
diminished

The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened. - Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.

The war diminished the wealth of the country. - Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

hızı azalt
(Bilgisayar) decrease speed
sesi azalt
(Bilgisayar) decrease volume
azal
{f} decaying
azal
{f} diminished

The war diminished the wealth of the country. - Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened. - Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.

azal
fell off

Sales fell off in the third quarter. - Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.

azal
tail off
azal
{f} decrease

Production of rice has decreased. - Pirinç üretimi azaldı.

The medicine decreased his pain. - İlaç onun acısını azalttı.

azal
{f} decreasing

The country is aiming at decreasing its imports. - Ülke ithalatını azaltmayı hedefliyor.

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

azal
fallen off
azal
diminish

The population of this country is gradually diminishing. - Bu ülkenin nüfusu giderek azalmaktadır.

The war diminished the wealth of the country. - Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

azal
{f} decreased

Since 1990, methane emissions have decreased by 11%. - 1990'dan beri metan salımları %11 oranında azalmıştır.

Production of rice has decreased. - Pirinç üretimi azaldı.

azal
fall off
azal
mute
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف azalt في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

Azal
A place near the western extremity of the valley near Jerusalem
التركية - التركية

تعريف azalt في التركية التركية القاموس.

AZAL
(Osmanlı Dönemi) (Ezel. C.) Ezeller. Başlangıcı olmayan zamanlar
azalt
المفضلات