It's against my rules to compromise.
- Uzlaşmak benim kurallarıma aykırıdır.
That's against the contract.
- O, sözleşmeye aykırıdır.
What they say is contradictory to their feelings.
- Söyledikleri şeyler hissettiklerine aykırı.
If you cross with a red light, it's against the law.
- Kırmızı ışığı geçerseniz, bu, yasaya aykırıdır.
I had a contrary opinion to the plan.
- Plana aykırı bir görüşüm vardı.
The result was contrary to his expectations.
- Sonuç onun beklentilerine aykırıydı.
The result was contrary to his expectations.
- Sonuç onun beklentilerine aykırıydı.
What he has said is contrary to fact.
- Onun söylediği gerçeğe aykırıdır.