Riots broke out in Boston.
- Boston'da ayaklanmalar patlak verdi.
Riots are occurring across the country to protest the war.
- Savaşı protesto etmek için ülke çapında ayaklanmalar oluyor.
In 1918, revolts due to the price of rice erupted all around the country.
- 1918 yılında, pirinç fiyatından kaynaklanan ayaklanmalar tüm dünyada patlak verdi.
It will take a long time to suppress the revolt.
- Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.
This is a mass uprising.
- Bu bir toplu ayaklanmadır.
The uprising failed to achieve its objectives.
- Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
Lander assumes that rioting and gang behavior are a result of poverty and poor economic conditions.
- Lander ayaklanmanın ve çete davranışının yoksulluğun ve kötü ekonomik koşulların bir sonucu olduklarını varsayıyor.
There were several people hurt in the recent riots.
- Son ayaklanmalarda yaralanmış birkaç kişi vardı.
The rebellion in England is frightening.
- İngiltere'deki ayaklanma dehşet verici.
The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.
- Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.
In the early 1990s, the insurgency became more intense.
- 1990'ların başında, ayaklanma daha yoğun oldu.
The mayor was killed in an ambush during the height of the insurgency.
- Belediye başkanı ayaklanmanın doruğunda bir pusuda öldürüldü.
The rebellion in England is frightening.
- İngiltere'deki ayaklanma dehşet verici.
The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.
- Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.