he ate his vegetables - sebzelerini yedi.
Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık.
- We ate a hasty meal and left immediately.
Aile, akşam yemeğini birlikte yedi.
- The family ate dinner together.
Tom Mary ile yemeği ummasına rağmen tek başına yedi.
- Tom ate by himself even though he had hoped to eat with Mary.
İşi ilerlettim ve sen burada olmadığın için senin akşam yemeğini yedim.
- I went ahead and ate your dinner since you weren't here.