Ne yaparsan yap,doğru adımla başlamak kaçınılmazdır.
- Whatever you're doing, starting off on the right foot is essential.
Doğum, yaşam macerası için başlama noktasıdır.
- Birth is the starting point for life's adventures.
Tom onun dikkatini çekmek için gecenin ortasında Mary'nin penceresine taşlar attı fakat bunun yerine onun camını kırarak sonuçlandı ve Mary'nin babası polisi aradı.
- Tom threw rocks at Mary's window in the middle of the night to get her attention, but he ended up breaking her window instead and Mary's father called the cops.
Yarım saat boyunca denedikten sonra kapıyı kırarak açmayı başardık.
- We succeeded in breaking the door open after trying for half an hour.
Bacağımın kırılması riskini istemiyorum.
- I don't want to risk breaking my leg.
Herkesin bir kırılma noktası var.
- Everyone has a breaking point.
Kilidi kırmakta zorlanmadım.
- I had no difficulty breaking the lock.
Yumurtaları kırmadan bir omlet yapamazsın.
- You cannot make an omelet without breaking eggs.
Vazoyu kırdığım için senden özür dilemeliyim.
- I must apologize to you for breaking the vase.
Çocuk pencereyi kırdığını kabul etti.
- The boy admitted breaking the window.
O, yeni proje üzerinde çalışmaya başlamada hiç zaman kaybetmedi.
- She lost no time in starting to work on new project.