Bu nedenle Okinava insanları savaştı.
- Thus fought the Okinawan people.
Birçok kadın yüksek öğretime ve kariyere devam ediyor, bu nedenle evlilik ve doğum gecikiyor.
- Many women pursue higher education and careers, thus delaying marriage and childbirth.
Ve nitekim sınavı kaybetti.
- And thus he failed the exam.
Ben sizin hakkınızda o şekilde düşünmüyorum.
- I don't think about you in that way.
Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
- Stories like that fascinate me.
Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
- We should make something like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I would never say anything like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I'd never say something like that.
Bana o şekilde karşılık verme.
- Don't talk back to me like that.
Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.
- It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.
Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I am interested in getting a hat like this.
Hiç bunun gibi bir şey gördün mü?
- Have you ever seen anything like this?
Bütünüyle bunun gibi bir şey hiç görmedim.
- I've never seen anything quite like this.
Bana asla bu şekilde davranmazdın.
- You never used to treat me like this.
Bunu bir daha asla bu şekilde yapma!
- Never ever do it like this again!
Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
- Not all teachers behave like that.
Böyle konuşmak için aptal olmalı.
- He must be a fool to talk like that.
Bunu her zaman bu şekilde yaptım.
- I've always done it that way.
Eğer beni bu şekilde tanımıyor idiysen, kısaca beni tanımamışsın demektir.
- If you didn't know me that way then you simply didn't know me.
Bu taraftan gitmeliyiz.
- We should go this way.
Bu taraftan yürüyebilir misin?
- Can you step this way?
Do it in this manner.
- Macht es auf diese Weise!