Şimdi akşam yemeği zamanı, ve uçuş görevlileri akşam yemeğini servis etmeye başlarlar.
- It is now dinner time, and flight attendants begin to serve dinner.
Bir müze görevlisi olarak çalışıyorum.
- I work as a museum attendant.
Katılanlar tüm ihtiyaçlarımızı tahmin etti.
- The attendants anticipated all our needs.
Plan hemen hemen tüm katılımcılar tarafından desteklendi.
- The plan was supported by practically all the attendants.
Siz işe katılmak zorundasınız.
- You must attend to your work.
Ben partine katılmaktan mutlu olacağım.
- I will be happy to attend your party.
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.
- He has only one servant to attend on him.
Meşgul olacak başka meselelerim var.
- I have other matters to attend to.
O kadar meşgulüm ki partiye katılamam.
- I'm so busy I can't attend the party.
They promoted him to supervisor, with all the attendant responsibilities and privileges.
Give your keys to the parking attendants and they will park your car for you.
I attended a one-room school next door to the palace and studied English, Xhosa, history and geography.
... He's led on to the valley floor by an attendant. ...