Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.
- The angry mob attacked the building.
O, bir makas ile ona saldırdı.
- She attacked him with a pair of scissors.
Niyetimiz ona saldırmak değildi.
- We didn't intend to attack him.
Onlar saldırmak niyetindeler.
- They intend to attack.
Çocukken kızım sık sık astım atakları yaşadı.
- As a child, my daughter had frequent asthma attacks.
Kızım bir çocukken sık sık astım atakları yaşardı.
- My daughter often had asthma attacks when she was a child.
Düşman bütün gün saldırısına devam etti.
- The enemy kept up their attack all day.
Düşman saldırısı şafakta sona erdi.
- The enemy attack ended at dawn.
Alman kuvvetleri, Amiens, Fransa yakınlarında İngiliz askerlere hücum etti.
- German forces attacked British soldiers near Amiens, France.
Tom Mary'nin çatının kenarında durduğunu gördüğü zaman neredeyse kalp krizi geçirmişti.
- Tom nearly had a heart attack when he saw Mary standing on the edge of the roof.
Tom bir kalp krizi geçirdi.
- Tom has had a heart attack.
Macbeth, düşmanına saldırmak için bir ordu yetiştirdi.
- Macbeth raised an army to attack his enemy.
Biz düşmanın nereden saldıracağını önceden tahmin ettik.
- We anticipated where the enemy would attack.
Macbeth, düşmanına saldırmak için bir ordu yetiştirdi.
- Macbeth raised an army to attack his enemy.
O, bir beyzbol sopası ile ona saldırdı.
- She attacked him with a baseball bat.
... I did. I said we'd refocus attention on those who actually attacked us on 9/11, and ...
... " was in China on the day that Bombay was attacked by ...