تعريف atmak في التركية الإنجليزية القاموس.
- throw
Tom tried to sell his old VCR instead of throwing it away, but no one would buy it, so he ended up throwing it away.
- Tom eski video kaset çalarını atmak yerine satmaya çalıştı fakat hiç kimse onu almadı bu yüzden sonunda onu attı.
Throwing eggs is a felony if the damage done by the eggs exceeds 400$.
- Yumurta atmak yumurtalar tarafından yapılan hasar 400 doları aşarsa bir suçtur.
- cast
- throw away
- eliminate
- dash
- blue-pencil
- (Havacılık) purge
- exclude
- dismiss
- dispose
- throw off
- ejaculate
- exsect
- blow
- (Havacılık) jerk
- pass
- (Havacılık) pop out
- (Dilbilim) cast out
- reject
- (Havacılık) remove
- (deyim) flash at
- (Tıp) excrete
- (Jeoloji) dumping
- (Denizbilim) shoot
- ejecting
- expel
- make up
- put in
- impute
- boast
- void
- beat
- sack
- scrap
- shied
- leave out
- tell lies
- drop
- deliver
- to land (a blow)
- elbow smb. out
- (Konuşma Dili) to drink
- cast away
- (Konuşma Dili) to lie, make up stories
- cast off
- to expel (someone) from
- chuck out
- discharge
- slang to perform (a dance)
- (for the heart, an artery) to pulsate, beat
- fib
- to talk big, boast. attığını vurmak to be consistently successful, come out on top every time
- slang to sing (a song)
- to impute, throw (the blame) on
- throw into
- chuck away
- to send
- to add (something) to (something), put (something) into (something)
- to split, crack, come loose
- to discard, throw away
- doff
- to reject, expel
- eject
- to write (one's signature, the date)
- to postpone
- to put out, extend
- dart
- to fire (a shot, a gun)
- to stop using, stop wearing
- to send away
- çığlık atmak
- shriek
- dayak atmak
- beat
- imza atmak
- sign
- çığlık atmak
- scream
I'm so mad I want to scream and break everything!
- O kadar kızgınım ki çığlık atmak ve her şeyi kırmak istiyorum!
Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
- Bağırmak ve çığlık atmak seni hiç bir yere götürmez.
- atmak (kalp)
- pulsate
- ateşe atmak
- to put (someone) in a dangerous position
- ateşe atmak
- to throw oneself into the fire, risk one's life blindly
- ateşe kömür atmak
- stoke
- atom bombası atmak
- to nuke
- atom bombası atmak
- atomize
- hava atmak
- show off
Tom just wanted to show off.
- Tom sadece hava atmak istedi.
She spoke with me in English in order to show off.
- Hava atmak için benimle İngilizce konuştu.
- çıkarıp atmak
- shed
- at
- horse
- gol atmak
- score
It's unusual for defensive players to score many goals.
- Defans oyuncuları için birçok gol atmak alışılmadık bir şeydir.
I want to score more goals.
- Daha fazla gol atmak istiyorum.
- çöpe atmak
- chuck out
- atma
- {i} chuck
- atma
- heave
- göz atmak
- go through
- atma
- {i} shy
- çöpe atmak
- junk
- trip atmak
- Strike an attitude
- tehlikeye atmak
- stake
- adım atmak
- step
- adım atmak
- take a step
- at
- (British) gee gee
- at
- equine
- at
- chuck
- atma
- fling
If you go around flinging mud, some of it will stick to you.
- Eğer çamur atmaya gidersen onun birazı sana yapışır.
- atma
- cast
- atma
- shoot
If only you'd thought of that before shooting your big mouth off.
- Keşke desteksiz atmadan önce onun hakkında düşünseydin.
- atma
- throwing
Tom tried to sell his old VCR instead of throwing it away, but no one would buy it, so he ended up throwing it away.
- Tom eski video kaset çalarını atmak yerine satmaya çalıştı fakat hiç kimse onu almadı bu yüzden sonunda onu attı.
Instead of throwing away your old furniture, why don't you give it to charity?
- Eski mobilyanı atma yerine neden onu hayır kurumuna vermiyorsun?
- aşık atmak
- rival
- dayak atmak
- punish
- demir atmak
- moor
- demir atmak
- anchor
- dirsek atmak
- to elbow
- dışarı atmak
- expel
- dışarı atmak
- throw out
- fişek atmak
- ball
- kazık atmak
- deceive
- küt küt atmak
- thump
- ortaya atmak
- come up with
We'll have to come up with something soon.
- Yakında bir şey ortaya atmak zorunda kalacağız.
- pençe atmak
- paw
- takla atmak
- tumble
- tehlikeye atmak
- risk
In order to get it done, you'll have to take risks.
- Bunu yaptırmak için kendini tehlikeye atmak zorundasın.
In order to achieve that, you'll have to take risks.
- Onu başarmak için kendini tehlikeye atmak zorunda kalacaksın.
- tehlikeye atmak
- imperil
- tekme atmak
- kick
I'm so sorry. I didn't mean to kick you.
- Ben çok üzgünüm. Niyetim sana tekme atmak değildi.
- yere atmak
- throw down
- yumruk atmak
- punch
I wanted to punch him in the face.
- Onun yüzüne yumruk atmak istedim.
You're so rude that I want to punch you.
- O kadar kabasın ki sana yumruk atmak istiyorum.
- çöpe atmak
- to cast away; to chuck ; to junk ; to toss
- çığlık atmak
- screech
- üniversiteden atmak
- to send sb down
- aşık atmak
- compete with
- at
- (Satranç) knight
- at
- (Hayvan Bilim, Zooloji) equus caballus
- atma
- bounce
- atma
- postpone
- atma
- jettison
- atma
- sludge removal
- atma
- disposing of
- atma
- emitting
- bok atmak
- (Argo) throw mud
- boy atmak
- grow tall
- cirit atmak
- (deyim) run wild
- cirit atmak
- teem
- demir atmak
- drop anchor
- demir atmak
- (Askeri) drag the anchor
- demir atmak
- (Askeri) anchoring
- demir atmak
- anchore
- devriye atmak
- (Askeri) patrol
- dirsek atmak
- elbow
- elini atmak
- make a grab for
- elini cebine atmak
- dig down
- evden atmak
- (Dilbilim) chuck out
- fink atmak
- gad about
- fink atmak
- gallivant
- format atmak
- format
- futbol tekme atmak
- boot
- gerekli adımları atmak
- (Askeri) take action
- göbek atmak
- dance the belly dance
- göbek atmak
- to be very pleased
- göbek atmak
- be very pleased
- göbek atmak
- very pleased
- göbek atmak
- jump for joy
- göbek atmak
- belly dance
- göz atmak
- glance at
I just want to glance at the paper.
- Gazeteye sadece göz atmak istiyorum.
You might want to glance at this.
- Buna göz atmak isteyebilirsin.
- göz atmak
- (Konuşma Dili) cast one's eye over
- göz atmak
- check on
- göz atmak
- dip into
- göz atmak
- check up on
- göz atmak
- look through
- göz atmak
- give the once-over
- göz atmak
- glance over
- göz atmak
- take a squint
- göz atmak
- glean
- göz atmak
- have a squint
- göz atmak
- run an eye over
- göz atmak
- (Konuşma Dili) cast an eye over
- göz atmak
- take a look at
Would you like to take a look at it?
- Buna bir göz atmak ister misin?
Please do feel free to come in and take a look at our exhibition anytime.
- Lütfen ne zaman isterseniz içeri gelip sergimize bir göz atmak için tereddüt etmeyin.
- hava atmak
- put on airs
- hava atmak
- behave flamboyantly
- hava atmak
- give oneself airs
- hava atmak
- put on dog
- hava atmak
- parade
- havlu atmak
- (deyim) drop by the wayside
- havlu atmak
- (deyim) fall by the wayside
- iftira atmak
- calumniate
- iftira atmak
- cast aspersions
- iftira atmak
- slander
- iftira atmak
- cast aspersions on
- isten atmak
- fire
- isten atmak
- sack
- işten atmak
- kick out
- kapak atmak
- go
- kemer atmak
- vault
- kesik atmak
- (Argo) get-the-eye
- kesik atmak
- ogle
- kesik atmak
- (Argo) mash-eye
- kesik atmak
- (Argo) googly-eyes
- kesik atmak
- (Argo) sheep's-eyes
- kesik atmak
- (Argo) pash-eye
- mail atmak
- send an email
- mektup atmak
- post a letter
- mermi atmak
- (Avcılık) project
- nutuk atmak
- sermonize
- nutuk atmak
- harangue
- nutuk atmak
- hold forth
- omuz atmak
- shoulder
- osuruk atmak
- fart
- parmak atmak
- (deyim) feel up
- ping atmak
- ping
- reset atmak
- (Bilgisayar) reset
- roket atmak
- launch a rocket
- servis atmak
- serve
- sigorta atmak
- blow
- silah atmak
- shoot
- silah atmak
- fire
- sille atmak
- slap
- sonraki bir tarihi atmak
- post-date
- sopa atmak
- chastise
- sopa atmak
- cudgel
- spor servis atmak
- serve
- stres atmak
- blow off steam
- suyu atmak
- (Askeri) drain
- tavla atmak
- play backgammon
- tehlikeye atmak
- compromise
- temel atmak
- found
- temel atmak
- lay a foundation
- tokat atmak
- smack
- top atmak
- crash