ateş etme

listen to the pronunciation of ateş etme
التركية - الإنجليزية
shooting

Be careful, this guy has a shooting license! - Dikkatli ol, bu adamın ateş etme ruhsatı var!

The soldier disdained shooting an unarmed enemy. - Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.

shoot

Wait. Don't shoot yet. - Bekle. Henüz ateş etme.

This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?! - Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!

firing

They've stopped firing. - Onlar ateş etmeyi durdurdu.

Sami started firing at us with an Uzi. - Sami bir Uzi ile bize ateş etmeye başladı.

pop
fire

Tom is the one who started the fire. - Tom ateş etmeye başlayan kişidir.

Tom wanted to fire Mary, but John stopped him. - Tom Mary'ye ateş etmek istedi fakat John onu durdurdu.

gunfire
discharge
ateş etmek
shoot

I don't want to have to shoot you. - Sana ateş etmek zorunda olmak istemiyorum.

ateş et
{f} fire

The captain ordered his men to fire. - Kaptan adamlarının ateş etmesini emretti.

It's dangerous to play around the fire. - Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.

ateş etmek
(Askeri) firing
ateş etmek
blaze away at
ateş etmek
(Argo) buck
ateş et
{f} fired

The police officer fired a blank. - Polis memuru kuru sıkı ateş etti.

I aimed at the tiger and fired, but missed him. - Kaplana nişan aldım ve ateş ettim fakat onu ıskaladım.

ateş et
{f} gun

This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?! - Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!

Tom pulled out his gun and shot Mary. - Tom silahını çekti ve Mary'ye ateş etti.

ateş et
{f} shoot

I saw Tom shoot Mary. - Tom'un Mary'ye ateş ettiğini gördüm.

Tom didn't shoot anybody. - Tom herhangi birine ateş etmedi.

ateş et
{f} shooting

The soldier disdained shooting an unarmed enemy. - Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.

This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?! - Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!

ateş etmek
shoot at
ateş etmek
fire

Tom wanted to fire Mary, but John stopped him. - Tom Mary'ye ateş etmek istedi fakat John onu durdurdu.

ateş etmek
{f} gun
ateş etmek
to shoot
ateş etmek
bear upon
ateş etmek
let fly
ateş etmek
pop
ateş etmek
to fire (on), shoot (at)
ateş etmek
to shoot, to fire, to discharge
ateş etmek
loose
ateş etmek
loose off
ateş etmek
plug
ateş etmek
shoot off
ateş etmek
bear on
ateş etmek
discharge
ateş etmek
let fly at smb
ateş etmek
(Fiili Deyim ) fire off
ateş etmek
(Fiili Deyim ) open fire
التركية - التركية

تعريف ateş etme في التركية التركية القاموس.

Ateş etmek
(Osmanlı Dönemi) SABSABA
ateş etmek
Ateşli silâhlarla mermi atmak